Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi): Bilinmesi Gerekenler
Yazan Momy App | Yayın tarihi 11 Ağustos 2025

Sevgili anne adayları,
Hamilelik, hayatınızdaki en mucizevi ve heyecan dolu yolculuklardan biri. Bu süreçte vücudunuzda ve ruhunuzda pek çok değişim yaşarken, aklınızda binlerce soru olması da çok doğal. Bu sorulardan biri de "Gebelik zehirlenmesi nedir?" olabilir. Adı biraz korkutucu gelse de, bu konuda bilgi sahibi olmak, süreci çok daha bilinçli ve sakin yönetmenizi sağlayacaktır. Amacımız sizi endişelendirmek değil, tam aksine, bilgiyle güçlendirerek bu süreci en sağlıklı şekilde tamamlamanıza yardımcı olmak.
Hadi gelin, preeklampsi olarak da bilinen bu durumu tüm yönleriyle birlikte anlayalım.
Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi) Nedir?
Öncelikle şu yanılgıyı düzeltelim: Gebelik zehirlenmesi, adının aksine bir gıda zehirlenmesi veya toksinle ilgili bir durum değildir. Preeklampsi, genellikle hamileliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan, yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve idrarda protein kaçağı (proteinüri) ile kendini gösteren ciddi bir gebelik komplikasyonudur. Bazen karaciğer ve böbrek gibi diğer organlarda da sorunlara yol açabilir.
Normalde kan basıncı normal seyreden bir anne adayında aniden yükselen tansiyon, plasentaya giden kan akışını etkileyebilir. Plasenta, bebeğinizin anne karnında beslenmesini ve oksijen almasını sağlayan hayati bir organdır. İşte bu nedenle preeklampsi, hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı için yakından takip edilmesi gereken bir durumdur.
Gebelik Zehirlenmesinin Belirtileri Nelerdir?
Preeklampsinin en yanıltıcı yönlerinden biri, bazı belirtilerinin normal gebelik şikayetleriyle karıştırılabilmesidir. Ancak bazı "kırmızı bayrak" olarak nitelendirebileceğimiz belirtiler vardır. Bu belirtilerden bir veya birkaçını, özellikle de aniden ve şiddetli bir şekilde yaşıyorsanız, mutlaka doktorunuzla iletişime geçmelisiniz:
- Şiddetli ve Geçmeyen Baş Ağrısı: Normal ağrı kesicilere yanıt vermeyen, zonklayıcı tarzda baş ağrıları.
- Görme Bozuklukları: Bulanık görme, gözlerin önünde uçuşan noktalar, ışığa karşı hassasiyet veya geçici görme kaybı.
- Üst Karın Ağrısı: Özellikle sağ tarafta, kaburgaların hemen altında hissedilen şiddetli ağrı veya hassasiyet. Bu, karaciğerinizin etkilendiğinin bir işareti olabilir.
- Ani Kilo Alımı ve Şişlik (Ödem): Özellikle yüzde, göz çevresinde ve ellerde bir veya iki gün içinde ortaya çıkan ani şişlik. Ayaklardaki şişlik gebelikte sık görülse de, aniden ortaya çıkması ve yüze yayılması önemlidir.
- Bulantı ve Kusma: Hamileliğin ilk aylarındaki sabah bulantılarından farklı olarak, aniden başlayan bulantı ve kusma.
- Nefes Darlığı: Akciğerlerde sıvı birikmesi nedeniyle aniden ortaya çıkan nefes darlığı hissi.
- İdrar Miktarında Azalma: Vücudunuzun sıvı tuttuğunun bir işareti olabilir.
Unutmayın, her anne adayı bu belirtilerin tümünü yaşamayabilir. Bazen preeklampsi, hiçbir belirgin şikayet olmadan, sadece rutin doktor kontrolünde yapılan tansiyon ölçümü ve idrar tahlili ile saptanır. İşte bu yüzden gebelik kontrollerinizi asla aksatmamalısınız!
Kimler Gebelik Zehirlenmesi Riski Altındadır?
Bazı durumlar preeklampsi geliştirme olasılığını artırabilir. Eğer aşağıdaki risk faktörlerinden bir veya daha fazlasına sahipseniz, bu durumu yaşayacağınız anlamına gelmez; sadece doktorunuzun sizi daha yakından takip etmesi gerektiği anlamına gelir.
- İlk gebeliğini yaşayanlar
- Önceki gebeliğinde preeklampsi öyküsü olanlar
- Çoğul gebelik (ikiz, üçüz vb.)
- Kronik hipertansiyon, böbrek hastalığı, diyabet veya lupus gibi otoimmün hastalıklara sahip olmak
- 35 yaş üstü veya 20 yaş altı olmak
- Obezite (Vücut Kitle İndeksi 30'un üzerinde olanlar)
- Ailede preeklampsi öyküsü olması (anne veya kız kardeş)
- Tüp bebek (IVF) ile hamile kalmış olmak
Preeklampsi Tanısı ve Tedavi Süreci
Preeklampsi tanısı, düzenli gebelik takipleri sırasında konulur. Doktorunuz her muayenede tansiyonunuzu ölçer ve idrarınızda protein olup olmadığını kontrol eder.
Doktorunuzla Konuşurken Hazırlıklı Olun:
Eğer preeklampsi belirtilerinden şüpheleniyorsanız veya risk grubundaysanız, doktorunuza giderken şu detayları paylaşmanız çok önemlidir:
- Belirtilerinizi listeleyin: Ne zaman başladılar? Ne kadar şiddetliler? Günün hangi saatlerinde artıyorlar?
- Tansiyon ölçümleriniz: Eğer evde tansiyon aleti varsa ve ölçüm yapıyorsanız, kayıtlarınızı yanınızda götürün.
- Bebeğinizin hareketleri: Bebeğinizin hareketlerinde bir azalma fark edip etmediğinizi belirtin.
- Genel durumunuz: Kendinizi nasıl hissettiğinizi (normalden daha yorgun, endişeli vb.) açıkça ifade edin.
Tedavi Nasıl Planlanır?
Preeklampsinin kesin tedavisi doğumun gerçekleşmesidir. Ancak tedavi, preeklampsinin şiddetine, gebelik haftanıza ve bebeğinizin durumuna göre planlanır.
- Hafif Preeklampsi: Eğer gebelik haftanız 37'nin üzerindeyse, doktorunuz doğumu başlatmayı önerebilir. Eğer 37 haftadan küçükse, amaç bebeğin anne karnında gelişimini tamamlaması için zaman kazanmaktır. Bu süreçte sizden evde veya hastanede dinlenmeniz, tansiyonunuzu düzenli takip etmeniz, bol sıvı tüketmeniz ve bebeğinizin hareketlerini saymanız istenebilir. Doktorunuz sizi daha sık kontrole çağıracaktır.
- Şiddetli Preeklampsi: Bu durum genellikle hastaneye yatış gerektirir. Tedavinin amacı, tansiyonu kontrol altına almak, nöbet (eklampsi) riskini önlemek ve bebeğin durumunu yakından izlemektir. Tansiyon düşürücü ilaçlar, nöbetleri önlemek için damardan magnezyum sülfat ve bebeğin akciğerlerinin gelişimini hızlandırmak için kortikosteroid iğneleri uygulanabilir. Durumunuz veya bebeğinizin durumu risk altına girerse, gebelik haftasına bakılmaksızın acil doğum kararı alınabilir.
Gebelik Zehirlenmesinin Anne ve Bebek Üzerindeki Etkileri
Preeklampsi ciddiye alınması gereken bir durumdur çünkü tedavi edilmediğinde hem anne hem de bebek için riskler taşır.
- Anne için riskler: Plasentanın erken ayrılması (dekolman), HELLP sendromu (ciddi bir karaciğer ve kan tablosu bozukluğu), eklampsi (preeklampsiye bağlı nöbet geçirme), organ hasarı ve gelecekte kalp-damar hastalıkları riskinde artış.
- Bebek için riskler: Plasentaya yeterli kan akışı sağlanamadığı için gelişim geriliği, erken doğum (prematürelik) ve buna bağlı sorunlar, plasentanın ayrılması durumunda oksijensiz kalma riski.
Bu riskler kulağa korkutucu gelse de, düzenli doktor takibi ve doğru tedavi yönetimi ile bu komplikasyonların büyük çoğunluğu önlenebilir.
Gebelik Zehirlenmesini Önlemek Mümkün mü?
Preeklampsiyi tamamen önleyecek sihirli bir formül ne yazık ki yoktur. Ancak riski azaltmak için atabileceğiniz bazı adımlar var:
- Gebelik Öncesi Danışmanlık: Eğer risk faktörleriniz varsa, hamile kalmayı planlamadan önce bir doktora danışın. Kilo vermek, tansiyonu kontrol altına almak gibi adımlar gebelik öncesinde atılabilir.
- Sağlıklı Yaşam Tarzı: Hamilelik boyunca dengeli ve sağlıklı beslenin. İşlenmiş gıdalardan uzak durun, protein açısından zengin besinler tüketin. Doktorunuza danışarak tuzu azaltabilirsiniz ama asla tamamen kesmeyin. Yine doktorunuzun onayıyla yapacağınız hafif egzersizler (yürüyüş, yoga gibi) kan dolaşımınıza iyi gelecektir.
- Doktorunuzun Önerilerine Uyun: Risk grubundaki bazı anne adaylarına, doktorları tarafından gebeliğin belli bir haftasından sonra koruyucu amaçlı düşük doz aspirin başlanabilir. Bu kararı asla kendi başınıza almayın! İlaç kullanımı sadece ve sadece doktor kontrolünde olmalıdır.
- Kontrollerinizi Aksatmayın: En etkili "önlem", düzenli kontroldür. Erken teşhis, en iyi tedavi şansını sunar.
Sevgili anneler, unutmayın ki bilgi güçtür. Vücudunuzun size gönderdiği sinyalleri dinlemek, doktorunuzla şeffaf bir iletişim kurmak ve bu özel yolculukta kendinize iyi bakmak en değerli hazinenizdir. Preeklampsi, yönetilebilen bir durumdur ve bu süreçte yalnız değilsiniz. Sağlık ekibiniz, aileniz ve bizler her zaman yanınızdayız.
Sağlıkla ve sevgiyle kalın...
Sorumluluk Reddi Beyanı: Bu içerik yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve tıbbi tavsiye yerine geçmez. Daha fazlası için Sorumluluk Reddi Beyanı sayfamızı okuyun.
Güncel Kalın
Hamilelik yolculuğunuz için en yeni makaleleri, ipuçlarını ve kaynakları e-posta kutunuza alın.